5 Kasım 2016 Cumartesi

25. SAAT


Bir an vardı, her şeyi unutturan...
Geçmişi, geleceği, içinde bulunduğum anı unutturan bir an vardı.
Zihnimdeki binbir endişeyi, korkuyu, önemliyi ve önemsizi yok eden bir an vardı.
Etrafımda algılayabildiğim tek şey kardı. Bir de dinginlik.
Tenim, ruhumun derinliklerinden geldiğini düşündüğüm bir ateşle alev alev yanıyordu.
Yanan tenime değen karların altında üşümüyordum bile.
Her kar tanesi, yanan tenimdeki ateşi dindiren birer pınardı sanki.
Kulağımda bir yalnızlık şarkısı.
Gökyüzü, pembe yanaklı bir bebeğin ışıltılı berrak gözleri kadar berrak, durgun bir su kadar durgundu.
Uğuldamıyordu gece, yaşamın bittiğine inandıracak kadar sessizdi ya da ben duyamıyordum hiçbir şeyi.
Tek başımaydım ve tek başıma olmam, yalnızlığı düşündürdü bana.
O an, "Yalnızım, yalnızım!" diye sızlanıp, yalnız olduğumu hatırladıkça nefesimin daraldığı bütün o anları düşündüm. Sonu hep "Yalnız kalmayacaksın!" ile biten o anlar önemini yitirmişti gözümde.
25. saate inanıyorum. 25. saatte zaman sizin için durur derler. Öyle de olmuştu. O an etrafta her şey durmuştu. Etrafıma bakındım. İnsanlar bir yerlere koşturuyorlardı, bir şeyler planlıyor gibi görünüyorlardı ama bir şeyi bilmiyorlardı. Planlar onların istediği gibi gitmeyecekti. Bilmedikleri bir gerçeği bildiğimi var sayarak kendi kendime güldüm, alay ettim insanlarla. 
Bir gün tam anlamıyla yalnız kalacağım günü hayal ettim. Düşündüğüm tek şeyin iş çıkışında sıcacık evime gitmek olacağı günleri hayal ettim. Yine karlı bir günde, sıcacık bir ekmekle tek başıma kaldığım evime gitmek için can atıyordum hayalimde. Böyle bir ihtimal vardı. Bu ihtimalle tam anlamıyla o an ilk defa yüzleşebilmiştim. Korku yoktu, nefesim daralmıyordu artık. Hatta garip bir şekilde yalnız kalmak fikri bana ilk defa huzur vermişti. O an zihnimdeki her şey
beyaz karın verdiği huzurla birlikte eriyordu.
Yalnızdım.
Mutlu ve yalnız.
Yalnız ve huzurlu.

Mutlu ve huzurlu...



2 yorum:

  1. Önce o kalabalığın içinde mutlu ve huzurlu olmaya çabalarız ama bizi hayal kırıklığına uğratırlar ve yalnızlıkta ararız o huzurlu mutluluğu, değil mi? Yalnızlığımız ne kadar yeni pişmiş ekmek gibi koksa da Balzac'ın dediği gibi yalnızlığın muhteşem bir şey olduğunu anlatacak biri de lazım. Bloğunuz güzel bir yer olacak gibi :)

    YanıtlaSil
  2. Yorumunuz için çok teşekkür ederim. :) Elimden geldiği kadar anlatmaya çalıştım. Umarım blogum okuyucularım ile birlikte güzel olacak. :)

    YanıtlaSil

Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim.

ÖLÜM

Hayatın en büyük gerçekliğidir ölüm. Hatta son zamanlarda hayatın tek gerçekliğinin ölüm olduğunu düşünmeye başladım. Ölüm hiçbir farkı...