22 Eylül 2017 Cuma

SIZI

Hayat çok garip... Bu klasik, klişe cümle ile başlamak istemezdim, ancak gerçek bu.
Bir taraftan bin türlü güzellik sarıyor insanın etrafını, bir taraftan dikenler, teller... İnsan hangisine inanacağına şaşırıyor, hangisinin gerçek olduğunu bilemiyor.
Kendimi hayatımın boşa harcanmadığına, hayatımın bir cehennem olmadığına ikna etmek için neler söylüyorum benliğime. Bazense ne düşünsem, neresinden tutsam koca bir sıfır. Bu çelişki içerisinde boğuluyorum çoğu zaman.
Aslında her ikisi de gerçek ve insan ikisini de kabul etmeli. Fakat hayatı hep uç noktalarda yaşıyorsanız kabullenmek zor. Ya biri, ya öteki diye tutturuyorsunuz. Ama buna karar vermek de zor, hatta imkansız. Hayat bir taraftan alır, bir taraftan verir ve siz bunu anlamazsınız.
Fakat her şeyin böylesine farkındayken ne yapmalı? Bunu da bilemiyorum.
Sadece güzellikleri mi görmeli, yoksa sadece bütün güzellikleri yok eden çirkinlikleri mi?
Hadi bunu boş verelim. 
Peki ya bizim elimizde olmayan kader? İnsan kendi iradesini affedebilir ancak kendi iradesi dışında gerçekleşenleri kabullenmek çok zor.
Dedim ya hayat garip, yaşanmışlıklar ve yaşanamayanlar içinde kayboluyor insan. 
İnsan hep kayboluyor. 
İnsan bir gün bulacak kendini. 

22 Eylül Perşembe 2017 - 23.53

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim.

ÖLÜM

Hayatın en büyük gerçekliğidir ölüm. Hatta son zamanlarda hayatın tek gerçekliğinin ölüm olduğunu düşünmeye başladım. Ölüm hiçbir farkı...